Yaklaşık 1600 yıl önce Roma İmparatorluğu’nun bölünmesinin ardından Karadağ, Doğu ve Batı arasında kültürel ve coğrafi bir geçit haline gelmiştir. Uzun zamandır Balkanlar’ın incisi olarak kabul edilen Karadağ’ın kıyı şeridi, Avrupa’nın en muhteşem sahil manzaralarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Dağlar, göz kamaştırıcı güneş ışığında elmaslar gibi parıldayan berrak sulardan masmavi gökyüzüne yükselir. Antik taştan yapılmış kasabalar, dağlık peyzaj eğimini hafifçe suya daldırarak noktalıyor. Yaz aylarında, mis kokulu otlar, kozalaklı ağaçlar ve çiçekleri ile bir dizi güzellikler sunuyor.

Karadağ’ın doğal güzelliği ve zengin kültürü, ülkenin yatırım ve kalkınmaya giderek artan ilgiyi çekmesinin tek nedeni değil. Ülkenin siyasi bağımsızlık, stratejik coğrafi konum ve Avrupa Birliği’ne üyelik yolundaki hamlesi, Karadağ’ı dünyanın en önemli endüstrilerinden bazılarının merkezi haline gelmesi açısından da olumlu yönde etkiledi. Bu faktörlerin birleşimi, Balkanlar’ın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biriyle karşı karşıya kalmamızı sağlarken, Karadağ hızla hareketlilik ve yaşam kalitesinin artmasını isteyen yatırımcılar için önemli bir hedef haline geldi..